Sayfalar

13 Ocak 2018 Cumartesi

Çocuk sahibi olmak aşkı öldürür mü ?


Evlilik aşkı öldürür diyorlar ya, bence o cümle yanlış daha doğrusu eksik. Aşkı öldüren evlilik değil, full-time, hayat boyu, her dakika anne&baba olmak.

Ben ilişki uzmanı değilim ama bildiğim bir şey varsa o da iyi ve sağlıklı bir ilişki kurmanın tek yolu birbirine zaman ayırmaktan geçiyor.
Peki çocuktan sonra kaç çift birbirine zaman ayırabiliyor? Hatta soruyu şöyle sormak gerek, özellikle de anneler, bebeğinizi Dünya'ya getirdikten sonra kendinize ne kadar zaman ayırabiliyorsunuz?






Bazı avantajlı durumlar olabiliyor mesela ailesiyle aynı şehirde yaşayanlar bu konuda daha rahatlar, ya da bebek büyüdükçe bakıcı ve kreş opsiyonları değerlendirilebilir. Arya henüz iki yaşını tam doldurmadığı için biz bu opsiyonları henüz değerlendirmedik (Adana'da gezdiğimiz kreşler içimize sinmedi ve bakıcı konusunda da bir şanssızlık yaşadık) özetle benim işim olduğunda kızımıza babası, babasının işi olduğunda da ben bakıyorum. İşlerimiz buna elveriyor ve kızımızı bu yaşa pek kimsenin desteği olmadan getirdik.

Bizim gezmeyi ne kadar çok seven bir çift olduğumuzu bizi az çok tanıyan herkes bilir. Aryayla da bir kaç kez yurt dışına çıkma imkanımız oldu. Peki kızımızı birine emanet edip tatile çıkma fikrini bize kim mi verdi?
Arya'nın doktoru :) 18. ayında kontrol için gittiğimizde doktorumuz, bebeği anne sütünden ayırmak için bize imkanınız varsa kızınızı bir aile büyüğüne emanet edin ve mini bir tatile çıkın şeklinde bir öneride bulundu.
Bizi yorgun mu gördü, bitkin mi gördü nedir bilmiyorum :)
Yapar mıyız yapamaz mıyız derken, doğum günümde Arya 20. ayının içindeyken kızımızı anneannesi ve dedesine emanet edip 3 günlük bir Thasos kaçamağı yaptık. (Belki bir ara blogta bunu da yazarım bilmiyorum :) ) Bu arada tatilden 2 gün önce ben Aryayla konuştum ve artık büyüdüğünü, sütünü bardaktan içmesi gerektiğini söyledim. O da tamam dedi. İnanamadım. Zaten hazırmış. Hiç üstelemedi. Biz yokken de hiç sorun çıkarmamış. Bu süreci böyle sorunsuz atlattık.
Arya yanımızda olmadan çıktığımız ilk tatilde çılgınlar gibi eğlendik desem yalan olur evet, yine hep Arya'dan bahsettik, videolarını falan izledik, dönüş için gün saydım hatta :)
Ama bildiğim bir şey varsa bu 3 gün bize iyi geldi, dinlendik.

Son çıktığımız 3 günlük Berlin tatilinde de ilk planımız Aryayı da yanımıza almaktı, hava durumunu kontrol ettikten sonra bunun pek de iyi bir fikir olmadığına karar verdik. Tatil süremizi kısalttık ve Arya'yı yine anneannesi ve dedesiyle bırakarak mini bir tatil yaptık. Artık konuştuğu ve her şeyi anladığı için bir kaç gün sonra geleceğimizi, kimseyi üzmemesini söyledik. Tamam dedi, giderken bize el salladı işin özü bu kez daha da kolay oldu.

Evet Arya yokken hep ondan bahsediyoruz, açıp açıp videolarını izliyoruz, ve tabii ki çok özlüyoruz.
Ama iyi ki diyoruz, iyi ki gittik. Tek valizle ve az eşyayla, boynumuzda fotoğraf makinelerimizle tabiri caizse elimizi kolumuzu sallaya sallaya gezdik.
Bunu neden mi anlattım, anne baba olmak demek kendinden, eşinden, hobilerinden vazgeçmek demek değil. Adana'da iş yoğunluğundan ve Arya'yı emanet edecek kimsemiz olmadığından bunalıyor ve bu kaçamaklara ihtiyaç duyuyorum. Biz hemen hemen her yere kızımızla gidiyoruz.
Bazen bana bu kadar şeye nasıl yetiştiğimi soruyorsunuz, cevabım: az uyumak ve arada böyle ufak kaçamaklarla enerji depolamak. Eğer imkanınız varsa lütfen siz de yapın, bazen 2 saatlik bir film izlemek için çıkmak bile iyi gelir. Çıkamıyor musunuz? Çocuğu uyuttuktan sonra açın evde izleyin (çoğu filmi 3-4 parçada izliyor olsak da) iyi geliyor. Ya da ne bileyim, evde birlikte yemek pişirip sonra yemek, çocuğu uyuttuktan sonra yapınca çok geç saatte yemiş oluyoruz ama olsun, birlikte bir şeyler yapmak iyi geliyor.

Yazının başında yazdığımı düzeltiyorum, aslında aşk ölüyorsa onu öldüren evlilik ya da çocuk değil, üşengeçliğimiz ve tembelliğimiz.




























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder