Sayfalar

21 Kasım 2017 Salı

Paris


Paris gezimizin üzerinden uzun zaman geçti ama orada geçirdiğimiz 6 gün hakkında yazmadan yeni bir geziye çıkmak istemedim. Paris'e en son öğrenciyken 2 arkadaşımla gitmiş ve çok beğenmiştim. Bu gidişimde hayatta en sevdiğim insanların yanımda olduğu, benim için unutulmaz bir gezi oldu.
Paris için 6 gün biraz uzun görünebilir ama ben 1 tam günü Ana Brandt mentorluğunda hamile ve yeni doğan workshopuna katılarak geçirdim. Dünya'nın dört bir yanından gelen fotoğrafçılarla birlikte fotoğraf çekmek çok farklı bir deneyimdi, Ana Brandt ile tanışmak ve ondan tavsiyeler almak başlı başına harikaydı. Sadece bu bile benim Paris gezimi unutulmaz yapıyor.

eeee ne demişler, Paris is always a good idea (Paris her zaman iyi bir fikirdir)  :)





Paris'e ne zaman gidilir?
Ağustos Ayı Paris'te tatil yapmak için en uygun zaman. Bu dönemde Paris'te hava gerçekten çok güzel ve bu nedenle de şehir çok kalabalık. Bu da demek oluyor ki, gittiğiniz müzelerde uzun kuyruklarla karşılaşıyor, her gittiğiniz yerde sıra bekliyorsunuz. Paris gezisi Arya ile çıktığımız ikinci yurt dışı tatilimiz oldu. Eğer bebekle seyahat etmiyorsanız, havanın daha soğuk, kalabalığın daha az olduğu ayları tercih edebilirsiniz.
Her ayın ilk pazar günü müzeler ücretsiz. Bu uygulamaya dahil olmayan müzeler var, örneğin Rodin Müzesi ücretliydi ama Orsay ve Louvre Müzelerini ücretsiz gezdik. Belki seyahat planınızı yaparken bu ufak bilgi işinize yarayabilir.

Paris'e nasıl gittik?
Paris'e hava yolu ile ulaşıyorsanız, şehirde 3 hava alanı var. 
  1. Charles De Gaulle (CDG) Hava Alanı (Şehrin en büyük hava alanı)
  2. Orly (ORY) Hava Alanı
  3. Beauvais (BVA) Hava Alanı
Biz Charles De Gaulle iniş yaptıktan sonra Zafer Takı'na 5 dakika yürüme mesafesindeki otelimize taksi ile 65€'ya ulaştık. 
Sanıyorum Orly Hava Alanı da şehir merkezine hemen hemen Charles De Gaulle mesafesinde, fakat Beauvais Hava Alanı oldukça uzak. Eğer uçağınız oraya iniyorsa taksiye binerken iki kez düşünmek gerek.

Eiffel Kulesi

Paris'e  ilk gidişimde yanımda 2 arkadaşım vardı. O uzun sırayı bekleyip, gençliğimize güvenip asansör de kullanmadan kuleye çıkmıştık. Kulenin en üst noktasında plastik kadehlerle şampanya servis ediliyordu, fiyatını tam hatırlamıyorum ama öğrenci halimizle bize çok pahalı gelmişti. Bir sonraki gelişimizde yanımızda kocamız olur, birlikte içeriz demiş gülüşmüştük ama bebeği hesaba katmamıştık :) Bu konuşmalarımızın üzerinden yıllar geçti ve ben tekrar Paris'e gittiğimde yanımda bu kez sevgilim vardı.
Ama ne yaptık?
Eiffel'e daha önce ayrı ayrı da olsa çıktığımız için yüksek bir yerden şehri izleme seçeneğimizi bu kez Montpornesse'den yana kullandık. Benim kuledeki şampanya hayalim de suya düştü :) Hatta en son Melih'i tepede fotoğraf çekerken orada bırakıp, Arya'yı alıp otele döndüm :) Malum uyku saati gelince huysuzlaşıyor bizim bıdık.
Neyse konuyu dağıtmadan yazayım, demem o ki Eiffel'e çıkmak için sıra beklemek istemiyorsanız biletlerinizi online alın, hatta uçak biletinizi alır almaz, Eiffel biletinizi de alın.
Buyrunuz link: Eiffel Kulesi Online Bilet


Eiffel Kulesi

Montpornesse Kulesi

Montpornesse Kulesine asansörle çıkılıyor, en üst noktada bulunan terasa çıkmak için bir miktar merdiven çıkmak gerekiyor ama Eiffel ile kıyaslanamayacak kadar az.
Bu kuleye çıkmanın avantajlarından biri sıra beklemeniz gerekmiyor, çok yoğun değil. Bir diğer avantajı ise Eifell kulesini yüksek bir noktadan izleme şansınız oluyor.

Şehri seyretmek için hangi yüksek noktayı tercih ederseniz edin benden size minik bir tavsiye (nereye gidersek gidelim biz bunu uyguluyoruz) kuleye akşam üstü çıkmaya çalışın. Fotoğrafçılıkta buna mavi saatler deniyor, gün geceye dönerken manzaranın tadını hem gündüz, hem gece çıkarabilir hem de harika kareler yakalayabilirsiniz.


                                      



Montmarte Tepesi (Ressamlar Tepesi) ve Sacre Coeur (Kutsal Kalp)

Paris düz bir şehir, şehri gezerken muhtemelen çıkacağınız en yüksek tepe, Montmarte Tepesi olacak.
Tepeye çıkarken göreceğiniz minik dükkanlar, cafeler evet şu an Paris'teyim hissini sonuna kadar yaşatıyor. Merdivenlere tırmanmaya başlamadan önce büyük bir Carusel ile karşılaşıyorsunuz, normalde aaa ne güzelmiş deyip bir kaç fotoğraf çektikten sonra, önünden geçip gideceğimiz atlı karıncaya Arya tabii ki bindi, hatta hiç inmek istemedi, yanlış hatırlamıyorsam bir bilet 3€' idi.
Sonra merdivenleri çıkmaya başladık, en üst noktadaki Sacra Coeur Bazilikasına ulaşana kadar kaç merdiven çıktık bilmiyorum ama dinlene dinlene, manzaranın tadını çıkara çıkara en üst noktaya ulaştık. Bu arada fünikiler opsiyonu da var, dilerseniz metrodan sonra Sacre Coeur'e fünikilerle de ulaşabilirsiniz ama biz her noktanın tadını çıkarmak için yürümeyi tercih ettik.


Sacra Coeur Bazilikası






Zafer Takı - Arc de Triomphe

Otelimiz Zafer Takına 200m yürüme mesafesindeydi, bu sebeple her gün Zafer Takını görme şansımız oldu. Zafer Takı 12 yolun kesiştiği meydandaki oldukça heybetli bir yapı. Bu caddelerden biri de Champs-Elysées (Şanzelize). Cadde boyunca yürüyerek yaklaşık 2 kilometre yürüyerek Concorde Meydanına ulaşabilirsiniz. Cadde o kadar hareketli ki o yol size asla 2 kilometre gibi gelmiyor :)

Zafer Takı


Champs-Elysées (Şanzelize)

Paris denince ilk akla gelen ve her gelenin mutlaka uğradığı bulvar. Bir ucu Place Charles de Gaulle, diğer ucu Place de la Concorde. Ve iki meydan arasında yaklaşık 2 kilometrelik bir yol.
Şanzelize üzerinde pek çok ünlü markanın mağazalarından alışveriş yapabilir, cafelerde oturup bir şeyler yiyebilirsiniz. Ünlü pastane Ladurée'da makaron yiyebilir, pek çok ünlü otomobil markasının mağazalarında zaman geçirebilirsiniz.
Biz Disney Store'da çok güzel zaman geçirdik :) Arya'nın oradan oraya koşup, oyuncaklar içinde kendinden geçmesini izlemek bizim için çok keyifliydi :)
Yolun sonuna doğru karşılıklı konumlanmış iki harika müzeyle karşılaşacaksınız. Grand Palais ve Petit Palais. Biz bir öğle yemeğimizi Petit Palais içerisindeki cafede yedik, yemekler de, atmosfer de harikaydı.


Şanzelize

Disney Store

Disney Store


Petit Palais ve Grand Palais 

Karşılıklı konumlanmış bu iki yapının her ikisi de çok heybetli. Biri büyük, biri küçük saray anlamına geliyor ama küçük saray hiç de küçük değil, sadece diğerinden daha küçük :)
Grand Palais yani büyük saray şu an kongre salonu ve fuar merkezi olarak kullanılıyor.
Petit Palais ise müze. Monet, Rembrant gibi ünlü sanatçıların resim ve heykellerinden oluşan kalıcı sergiyi gezmek ücretsiz.
Petit Palais içerisinde avluda bulunan kafeyi şiddetle tavsiye ediyorum. Yemeğinizi aşağıda gördüğünüz manzaraya karşı yerken bana teşekkür edeceksiniz :)

Petit Palais


Place de la Concorde (Concorde Meydanı)

Champs-Elysées (Şanzelize)'nin bir ucu Zafer Takı, diğer ucu ise Concorde Meydanı. Meydana ulaştığınızda hangi yöne bakacağınızı şaşırıyorsunuz çünkü o kadar büyük ki her şeyi aynı anda göremiyorsunuz. Meydanda tanıdık bir eser göze çarpıyor, Sultan Ahmet Meydanında olduğu gibi bir Dikilitaş var.
Meydan şu an resmi bayram kutlamalarında ve geçit törenlerinde kullanılıyormuş.

Notre-Dame de Paris - Notre-Dame Katedrali

Victor Hugo’nun eseri “Notre Dame’ın Kamburu” olmasaydı da bu katedral bu kadar ünlü olur muydu bilinmez ama katedrali gezerken Quasimodo'yu ve Esmeralda'yı aklımdan çıkaramadım.

Katedrale giriş ücretsiz fakat önünde her zaman sıra bulunuyor. Sıra hızlı ilerliyor, oraya kadar gitmişken içeri girmeden dönmeyin derim. Dilerseniz ücret karşılığında kulelere çıkabilirsiniz,biz bebek faktörü nedeniyle bu tür tırmanışlardan mümkün olduğunca uzak durduk :)

Notre Dame Katedrali

Notre Dame Katedrali

Notre Dame Katedrali

Pont Alexandre III  (III. Alexandre Köprüsü)

Seine Nehri üzerinde irili ufaklı pek çok köprü bulunuyor, bunların içinde en gösterişlisi Pont Alexandre III. Köprü Champs-Élysées ve Invalides bölgelerini birbirine bağlıyor.
Köprünün her iki girişinde de altın sarısı devasa heykeller bulunuyor, köprü hem yaya hem araç trafiğine açık.

Pont Alexandre III Köprüsü

Galeries Lafayette

Burası aslında bir department store ama biz konunun bu kısmıyla çok ilgilenmedik :)
Binanın içine girdiğinizde her yer renk renk ne yöne bakacağınızı şaşırıyorsunuz, biz en üst katta bulunan yemek ve kafeterya bölümüne çıktık, bu kısımda hediyelik eşyalar da satılıyor.  Birer kahve içip tatlımızı da yedikten sonra manzaraya şöyle bir bakıp diğer durağımıza ilerledik.

Galeries Lafayette


Opera Garnier

Hemen Galeries Lafayette'in karşısında bulunan bina adı üzerinde opera binası. İnternet üzerinden ya da online olarak bilet alıp buradaki gösterilerden birini izlemek mümkün. Aynı şekilde turistik amaçla binayı gezmek için de bilet satışı yapılıyor.

Opera Garnier


Müzeler

Paris'te o kadar çok müze var ki, hangi birini gezeceğinizi, hangi birine zaman ayıracağınızı şaşırıyorsunuz. Leonardo da Vinci'nin Mona Lisa'sının da bulunduğu Louvre Müzesi Paris'e gelen herkesin ilk gezdiği müze oluyor. Louvre çok büyük bir müze, hakkıyla gezebilmek için günler ayırmak gerekiyor.

Louvre Müzesi

Louvre Müzesi

Louvre Müzesi

Louvre Müzesi



Benim favorim Musee d'Orsay (Orsay Müzesi). Sadece Paris için değil, şu ana kadar gezdiğim en güzel müze. Benim gibi Empresyonizm akımını seviyorsanız Monet, Renoir, Degas eserleri arasında zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Aynı zamanda Van Gogh'un en sevdiğim eseri Yağmurlu Geceler Tablosu da bu müzede. Saymakla bitmiyor, sadece tablo değil, aynı zamanda Rodin'in Cehennem Kapısı gibi çok önemli heykelleri de görebileceğiniz eşsiz bir müze. Bu müze için mutlaka zaman ayırın, burada zaman öyle hızlı geçiyor ki, acıktığınızı bile fark etmiyorsunuz :) Acıkırsanız kafesinde gönül rahatlığıyla yemek yiyebilirsiniz, yediğimiz her şey çok lezzetliydi ve fiyatlar uygundu.

Orsay Müzesi Restorantı
Yazımı gezi sırasında çekmiş olduğum benim için mutluluğun fotoğrafı olan fotoğrafla sonlandırıyorum. Güzel anılar biriktirmemiz dileğiyle...
Sevgiyle...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder