Sayfalar

15 Ağustos 2017 Salı

Bebekle Yurt Dışı Tatili (Rota: Londra ve Paris)


Çok uzuuuuun bir aradan sonra, tekrar merhaba :)
Bu uzun aradan sonra ilk yazım, bebekle yurt dışı tatilinde nelere dikkat ettiğimiz hakkında.

Kızımız ile iki yurt dışı gezimiz oldu, birincisi Arya 15 aylıkken Londra, ikincisi 18 aylıkken Paris.
Londra tatilimizi çekirdek aile olarak yaptık: Melih, Arya ve ben. Paris'te annem ve babam da bize eşlik ettiler ve tahmin edebileceğiniz üzere Paris gezimiz çok daha rahat geçti, fotoğraf makinelerimizi yanımızda taşıyabildik rahatça fotoğraf çekebildik, hatta ben bir tam günümü Ana Brandt'in verdiği harika bir workshopa ayırabildim. Her iki gezi de bize bir şeyler öğretti, şimdi öğrendiklerimizi paylaşma zamanı :) 






Öncelikle dikkat ettiğimiz bir kaç konu var, onları kısaca yazmak istiyorum.


  • Uçak saatlerini mümkün olduğunca bebeğinizin uyku saatlerine denk getirmeye çalışırsanız işiniz bir miktar kolaylaşıyor.
  • Uçak iniş ve kalkışlarda bebeğinizin kulaklarını basınçtan korumak için eğer emiyorsa emzik vermek ya da emzirmek iyi olabilir. 1,5 yaşından sonra bu durum eskisi kadar önem arz etmese de yine de dikkat etmekte yarar var.
  • Valiz hazırlarken bebeğinizin giysilerini kombinleyerek buzdolabı poşetlerine koymak hem zaman kazandırıyor, hem de steril oluyor. (Bu fikri Instagramda bir anneden görmüştüm, gerçekten işe yarıyor)
  • Her daim yanınızda bir çanta dolusu oyuncak taşımak iyi oluyor çünkü bebek bu, her nerede olursanız olun ilgi istiyor. Özellikle hava alanlarında rötar durumlarında ya da uçakta bebeğiniz sıkıldığında onu oyalamak için sevdiği eşyalara ihtiyacınız oluyor.
  • Yanınızda sürekli atıştırmalık bir şeyler bulundurun; özellikle meyve, kuru meyve ve yoğurt kurtarıcı oluyor.
  • Baby wearing anne&babasıysanız kanguru kurtarıcı olabilir, biz Arya'yla şu ana kadar iki şehire gittik ikisinde de metro kullanmak çok zor oldu, çünkü biz kanguruyu hiçbir zaman çok kullanamadık, ne bileyim rahat edemedik bir şekilde. Paris ve Londra metrosunda çoğu durakta asansör ve yürüyen merdiven yok, puset tam bir eziyet oluyor ama öğlen uykularında pusetsiz yapamadığımız için biz yine de tercihimizi pusetten yana kullandık.
  • Kalacağınız yeri, şehir merkezinde ayarlamanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Böylelikle bebeğiniz uyusa bile onu pusete koyarak şehrin tadını çıkarabilirsiniz.
  • Otelle önceden mailleşerek bebek yatağı konusunu netleştirmek gerekiyor, ne kadar ayarlamış olursanız olun yine de problem olabiliyor.

Giyinme Konusu

Bunun da konusu mu olur demeyin, oluyor :)
Enteresan şekilde biz Londra'dayken nisan ayıydı ve hava çok güzeldi, valizimizi doldurduğumuz kalın giysilerin çoğunu giymeden geri döndük. Valiz hazırlamadan önce hava durumunu kontrol etmiştik ama annelik, her duruma hazır olmayı gerektiriyor :)
Bildiğimiz Londra havası puset için yağmurluk, kendiniz için şemsiye taşımayı gerektirir.
Paris beklediğimiz üzere Türkiye'den serindi, ağustos ayında genelde tayt üzeri, tshirt ve yanımızda taşıdığımız, bir giydirip bir çıkardığımız hırka ile gezimizi tamamladık. 
Bol bol yedek giysi ve yedek spor ayakkabı taşımakta fayda var. Ben ıslak mendil ve bezleri 1-2 gün idare edecek kadar taşıyor, kalanını gittiğimiz yerden almayı tercih ediyorum. Böylece valizde giysiler için daha çok yer kalıyor.
Yukarıda yazdım ama tekrar yazacağım, giysileri kombinleyerek valize yerleştirmek, hazırlık sürenizi ciddi şekilde kısaltıyor. Zaten bebekle hazırlanıp çıkmak yeterince zor, az da olsa işimiz kolaylaşsın ama değil mi :)


Yeme-içme Konusu

Kahvaltıları kaldığımız otellerde yaptık.  Bir bebeğin kruvasan ve kahve ile güne başlaması pek mümkün olmadığından otel seçerken bu konuya özellikle dikkat ettik :) Kahvaltılarda haşlanmış yumurta, ekmek, peynir, tereyağ, bal bulunuyordu ve bu menü bir bebek için gayet yeterli oluyor. Hatta ilk ara öğünde verdiğim meyve, kahvaltıda çantaya attığım meyve oluyordu.

Öğle yemeği o an nerede bulunduğumuza göre değişkenlik gösterse de çorba bulduysak çorba, et bulduysak et yedi. 

Akşam yemeklerimizde Melih ya da ben, ikimizden biri mutlaka Arya'nın severek yiyebileceği bir şeyi ısmarladık. Bu, çoğu zaman et yemeği oldu ve çok iyi pişmiş olmasını istedik. Tabii gelen etler Türkiye'de yediğimiz orta pişmiş kıvamındaydı. O yüzden bebeğinize vermeyi planladığınız yemeğin mutlaka well-done pişirilmesini isteyin.

Hem Londra'da, hem Paris'te Pret A Manger kurtarıcımız oldu. Hem Arya için, hem kendimiz için yiyecek bir şeyler bulabildiğimiz organik ürün satışı yapan zincir mağazalar. Sandviç, salata, kahve, çorba, meyve suyu gibi seçeneklerden kendinize uygun bir şey mutlaka buluyorsunuz. Dilerseniz aldıklarınızı orada yeme şansınız da var, bu durumda ufak bir fiyat farkı alıyorlar.

Londra sokaklarında yürürken insanların ellerinde taşıdıkları Whole Foods poşetlerini görünce bu okuduklarınızı hatırlayın ve o marketlerden birine mutlaka uğrayın. Bu zincirin Türkiye'de tam karşılığını bulamıyorum, market içerisinde bulunan salata barlardan seçtiklerinizi tabağa koyup tarttırarak satın alabiliyorsunuz. Ama özellikle paketli ürünlerde bebeğiniz için organik ürün arıyorsanız doğru yerdesiniz. 

Şunu söylemeliyim ki gördüğüm diğer Avrupa kentlerinden farklı olarak Londra'da hazır gıda tüketimi çok fazla. Giyim markası olarak tanıdığımız Mark's and Spencer'ın bile yiyecek reyonları var :)

Paris'te durum Londra'dan farklı, orada adım başı gördüğümüz Carrefour Marketlerde ihtiyacımız olan ürünleri kolayca bulduk. Aldığımız ürünler çoğu zaman: günlük süt, meyve ve yoğurt oldu.








Unutmayın ki, bebekli tatil hiçbir zaman önceki tatillerinize benzemeyecek o yüzden beklentiyi çok da yüksek tutmamak gerek :) Şaka bir yana, bebekle hayat zaten önceki hayatımıza benzemiyor. Bu durum tatilde de değişmiyor ama genişleyen ailenizle yeni yerler görmenin ve yeni anılar biriktirmenin güzelliği her türlü yorgunluğa değiyor.

Sevgiyle kalın...









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder