Sayfalar

30 Eylül 2013 Pazartesi

Abant ve Mudurnu

Bu hafta sonu evlilik yıl dönümümüzü de bahane ederek minicik bir tatil yaptık. Abant'a giderken hem yolda çok zaman kaybetmedik hem de İstanbul'dan uzaklaşmış olduk. Cumartesi sabahı erkenden yola çıktık ve 3-4 saat süren yolculuğumuz sonrasında Abant Gölü kıyısında konaklanacak tek yer olan Büyük Abant Oteline ulaştık.



Bolu'nun İstanbul'dan daha soğuk olduğunu bildiğimizden yanımıza kazaklar, montlar alıp gittik, iyi ki de öyle yapmışız. Bolu her defasında daha soğuk olmayı başarıyor, ama soğuk havada Güneşle ısınabilmek ayrı keyifli.







Akşam yıldızlar öyle güzeldi ki, işte aynen bu fotoğraftaki gibiydi. Melih'in çektiği bu fotoğraf bana Van Gogh'un 'Yıldızlı Yağmurlu Geceler' tablosunu anımsattı.



Sabah kahvaltıdan sonra yola çıktık, planımız Yedi Göller'e gitmekti. Yedigöller'e giden yol çok düzgün bir yol değil, bol dönemeçli ve mıcır bir yol. Yedi Göllere 17km kala, karşımıza çıkan tabelada heyelan nedeniyle Yedigöller yolunun kapalı olduğu yazıyordu ve maalesef oraya kadar gitmeden bunu öğrenme şansınız yok. Hayal kırıklığı ile aynı yolu geri dönerken, Bolu'nun ilçesi Mudurnu'ya uğramaya karar verdik.

Mudurnu, tarihi bir ilçe olması nedeniyle 'Kentsel Sit Alanı' ilan edilmiş. Osmanlı döneminden kalma cami, hamam gibi pek çok eser bulunuyor. Evler yapı olarak Safranbolu Evlerini anımsatsa da oradaki kadar bakımlı ve düzenli değil. Konakların bir kısmı restore edilmiş ve otel olarak kullanılıyor, bir kısmı yerli halk tarafından ev olarak kullanılıyor, maalesef bir kısmı da çürümeye terk edilmiş.






Berber, ayakkabı ustası, butik, bakkal gibi küçük esnafı görebileceğiniz ilçenin küçük çarşısında dolaşırken ilçenin yaşlıları nereden geldiğinizi sorarak sohbete başlıyorlar. İnsanlar konuşkan ve sıcak. Pazar günü hemen hemen her yer kapalıydı, bu yüzden Mudurnu'ya Cumartesi günübirlik gitmek daha mantıklı olacaktır diye düşünüyorum hem cumartesi günleri çevre köylerden getirilen ürünlerin satıldığı bir pazar kuluyormuş.


Saray Helvası fabrika satış mağazasında tattırdıkları 'Meşhur Saray Helvasından' almamak olmazdı. Saray helvası dedikleri şey aslında sıkıştırılmış pişmaniye gibi bir şey, kahvenin yanına güzel gidecek bir tatlı :) Helva dışında erişte, bal ve çeşitli baharatları fabrika satış mağazasında bulmak mümkün.


Eve dönmeden önce, Mudurnu'da dolaştığımız süre boyunca burnumuza kokusu gelen odun fırınına uğrayıp yeni çıkmış tava ekmeğinden alıp yola öyle koyulduk. Yol boyunca da ekmeğin büyük bir kısmını tırtıklaya tırtıklaya yedik :)


Biz Yedigöller'e gitmeyi planlarken, kendimizi Mudurnu'da bulduk. Siz de Mudurnu'yu tatil planlarınızın başına ya da sonuna ekleyip bu sevimli ilçeye 2-3 saat ayırırsanız, pişman olmazsınız.

Sevgiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder